7 Şubat 2013 Perşembe

big bang


oğlum, kalk yazdır gel şu ilaçları! tamam, anne; cd çekiyorum. şu çıksın, gidicem. bu kilit cümleyi söylememle olay patladı. orda ölsün mü adam? bi ilaç bile yazdırmayacaksan ne işe yarıycan? yahu anne, babam şuan işte farkında mısın? hemen alıp gelsem de içemiycek zaten o ilacı. sen, bize acımıyo musun? yedirdiğimiz emeklere yazık! sana şöyle masraf ettik, böyle fedakarlık ettik. yemedik, yedirdik, içmedik, içirdik. seni doğuracağıma taş doğursaydım. bu günleri de mi görücektim?!

burada bi açıklama yapmak istiyorum. üniversite eğitiminden sonra omuzlarıma binen yük, tüm eğitim hayatım boyunca yaşadığım stresslerden daha fazla. erkekler, kızlara göre bu konuda daha mağdur. kızlar en azından zengin bi görücü bulup, götü kurtarır. ama biz o göt kurtarıcı (ass saver) olmak zorundayız. ağustos gibi geldiğim evimden soğudum git gide. ilk günden "iş bul çalış" muhabbetleri geçmeye başladı. ve bir yerden sonra yaş da 20li yaşların ortalarındayken, bu sözler bende "aileye yük oluyorum" düşüncesi oluşturmaya başladı. bir insanın iyiliği böyle istenmez amınakoyim. böyle yarak kürek zihniyet olmaz. "oğlum, sana bi iş bulalım" da bir cümledir. ama "iş bul, çalış" gibi tek bırakmaz insanı. 1. çoğul şahıs kullanır sonunda. "biz" vardır içinde. vahşi doğada mıyız amınakoyim? kaplan mıyım ben? ne bok yersen ye, deyip atıyorsunuz. 4 yıl boyunca yılda 4 kere 2'şer hafta görüştük ortalama. karşılaştığım tutum bu olunca ister istemez soğudum evden, aileden. babamla o kadar değil. babam idealist bi adam. beni anlayabiliyor çoğu zaman. ama annemin sözleri yenilir yutulur cinsten değil. amınakoyim sanki ben evde göt yayıp, bu yaşta babamdan gelecek parayı bekleyerek yaşamayı planlayan bi adamım da, bana bunları söylüyor. deli gibi iş aradım. sonunda buldum. bu defa da yukarıdaki kavgayı ettik. bulsan da yine onların ekmeğini yiyorsun. bir evde ekmek, kişi zamirlerine bölünüyorsa; o ev, o aile eto gibi bitmiş demektir. o güne kadar sesimi çıkarmamış, saygıda kusur etmemiş ben; anneme, beni doğuran kadına, iki çift laf söyleyip, sövdüm. evet, sövdüm. baya bildiğin küfrettim. şimdi yazının burasında bana ne dersen de, nasıl görürsen gör; pişman değilim. yine olsa, yine yaparım. ihtiyacımız olan oymuş. ilk defa sesimi yükseltiyordum. ben bağırdım, o sustu. ben ortalığın anasını siktim, o sustu. ben küfrettim, o sustu. ulan öyle, böyle rahatlamadım. 5 ayın acısını çıkardım. şimdi ne yatmama, ne kalkmama, ne ekmeğime, ne suyuma karışıyor. laf çekmiyorum. çalışırken kimseye hesap vermek zorunda değilim. kaldı ki sabır küpü de değilim. her söyleneni yemeyin amınakoyim. saygı bazen acayip enayilik olabiliyor.

anne sus! ne suscam; böyle hayırsız evlat görmedim! eeee! yeter be! ulan iki dakika sonra gidicem diyorum, neyin derdindesin sen ya? mal mısın sen? gi-de-ce-ğim! babam burda değil! anlayabiliyo musun? gitme sen, gitme! bu yaşta ben gideyim. sana ettiğimiz masraflar boşuna zaten. oralarda anarşik olup gelmişsin sen! ulan allah'ın gerizekalısı gi-de-ce-ğim diyorum. kapasite yok karıda amınakoyim, kapasite yok. sikeyim yedirdiğiniz paraları, verdiğiniz emekleri, yaptığınız fedakarlıkları! anasını siktiğimin yerinde bir adamın kafasına bu kadar sürtülmez bu. aç mı kaldın siktimin evinde? açıkta mı kaldın? ne bok yedin? yaparken iyi, bakarken kötü amınakoyim. sike sike bakacaksınız! çalışmıyorum amınakodumun yerinde! salak salak konuşup canımı sıkıyorsunuz ya! 5 ay geçti amınakoyim, 5 ay! ne bir aile sıcaklığı, ne bi bok. evi otel gibi kullanıyorum, napıyorsun sen diye sormuyorsunuz bile. ulan yatmaya geliyorum sadece eve. sizin yüzünüzden! 2 dakka sonra gidicem, dedim diye mevzuyu getirdiğin yere bak amınakoyim. yeter lan!

bu cümleleri nasıl bir hırsla kurdum, bilmiyorum. ama kesinlikle ihtiyacım varmış. daha önce milyar kere normal yollardan konuşmaya çalıştığım ailem, meğer bu dilden anlıyormuş. eğer bir kırılma noktası yaşayacaksan, son çare olarak buna başvur. gerçekten. kırılma noktası yaşayamasan da içini dökmüş, rahatlamış oluyosun. bazen kendi kalbini değil, onlarınkini kırman gerekiyor. saygı, kutsal safsataları boyun eğmeye zorlamasın kimseyi. sonuçta onlar da bir kontrol aracı. gerçek ama maalesef çok acı.

1 yorum:

kemal j dedi ki...

yakışır sana güzel yazı...