17 Eylül 2012 Pazartesi

götüm terledi

en ergen zamanlarımızdı. sivilce üstüne sivilce patlatıyor, 31 üstüne 31 çekiyorduk. istiklâl marş'larında, sabahları, okul çıkışlarında, kantinde kızların götüne değdirdiğimiz, eteklerinin altlarına bakmak için çırpındığımız, çeşitli cinsel yakınlaşmaları keşfetmeye başladığımız zamanlardı. okul binası E tipiydi. bahçesinde 2 basketbol sahası, 2 voleybol sahası ve bir de toprak futbol sahası bulunuyordu. geniş bir de ön bahçesi, ön bahçede de büyük bir salonu ve sahnesi olan etkinlik binası ve önünde de genişçe bir kantini vardı. o zamanlardan yıllar sonra hala o binaya bakarak, o koridorlarda dolaşarak o gülüşmeleri, ayak seslerini, tartışmaları, öğretmen azarlarını, o ''öğretmen''den ''hoca''ya geçişin garip hikayesini dinlemek mümkün. yine öyle bir günde bir arkadaşımla okulu ziyarete gittik...
ne güzel günlerdi dimi lan? valla güzeldi amınakoyim. olm şeyi hatırlıyo musun sen, neydi lan adı o çocuğun? hani dondurmasının içine sinek koymuştuk, ısırarak yiyo diye. kusmuştu. ahahaha! hatırlamam mı lan! beraber yaptık ya amınakoyim. ehehehe! bi de şey vardı meme uçlarını sıkıyoduk milletin. (kızların arasında da yayılır, iki meme elleriz diye icat ettiğimiz şaka elbette ki geri tepti. bir süre sonra erkekler göğüslerde kızlarla kapışacak, sütyen takacak hale gelmişti.) ahahaha aynen. olm şaka maka güzeldi be. ha? dimi? gülümser teyze noldu lan? hala açık mı acaba cafesi? bilmem, hiç haberim yok. gülümser teyze demişken, bedavaya yediğimiz tostları hatırlıyo musun? bunu söylerken yüzüne piç bi gülümseme oturmuştu. ben de aynı şekilde gülmeye başladım. işleyen ve hala işleme kapasitesi olan plân şuydu:
öğle arasının ilk anlarını bekliyorduk. kantinin en kalabalık olacak zamanını. herkes tost, patso, simit, vs. peşinde. bir yığılma oluyordu haliyle. biz de hoşlandığımız kızların arkasına geçer, değdirebildiğimiz kadar değdirirdik fırsattan istifade. o arada da kantinci gülümser teyze'ye seslenirdik: gülümser teyze nerde kaldı bizim tostlar yaa? açlıktan ölücez burda. (aynı anda kıza değdirerek, arkasını dönüp) olm itmesene! gülümser teyze'nin başı kalabalık, kafası karışık, para hesabı zor. beyni sulanmış. öyle böyle değil gülümser teyze. biz de bundan yararlanıyorduk. gülümser teyze o ara çıkarıp 2 tost veriyordu. tostla yetinmeyecek kadar da piçtik. e gülümser teyze, 2 tost 10 TL mi oldu? para üstü? ne verdin çocum sen? 10 TL verdim teyze. eyi, al bakalım. 7 TL de vermediğimiz paranın üstünü alarak, hem bedavaya 2 tost, hem de 7 TL kazanıyorduk. kârlı bir ticaretti.
gülümser teyze'ye o kadar zarara uğrattık ama kadın gene de yılmadı. okuldan kazandığı paranın üstüne biraz daha birikmişinden koyup bi cafe açtı. hala okul kantinine devam ediyo mu bilmiyorum. ama cafesi hala var. ha, gidiyo muyuz? hayır.
okulun pas tutmuş, kırmızı banklarından kalkarken koca binaya baktım. kaç hayatın buradan akıp geçeceğini, kaç liselinin daha hocanın götüne bakıp, tuvalette 31 çekeceğini, kaç erkeğin daha en arka sırada çavuşu tokatlayacağını ve silgisini düşüren kızların gözlerinin büyüyeceğini, kaç öğrencinin daha pantolonun cebini delip, sikin başını ordan çıkarıp, ıslak ellerle kızlara giderek ceplerinden mendil çıkartmaları için ısrar edeceğini ve kaç hocanın da öğrenciler yüzünden delireceğini, kaç kopyanın daha sıralara yazılacağını, kaç aşkın daha defterlere çizileceğini merak ediyordum.
ben bu düşünceler içindeyken; arkadaşım mırıldandı: ''olm, götüm terlemiş lan.''
önce dikkatimi çekmeyen bu söz, birkaç dakika sonra anın duygusallığının da verdiği etkiyle oldukça sağlam bir söz gibi göründü bana. aslında sadece liseyi değil, tüm bir hayatı anlatıyordu bu söz. ölmeden önce son söyleyeceğim söz bu olur bence. götüm terledi. hayatta koşuştururken hangimizin götü terlemiyor ki?

Hiç yorum yok: