yürüyorduk. gurbette yorgun düştüm be ceylan'ı söylüyorduk. neşe
içindeydik. belki bizden büyük sırt çantalarımız vardı. benim çantanın
üzerinde ninja kaplumbağalar vardı. aynı şekilde de beslenme çantası.
kenarı hafif çamur olmuş mavi bir önlük ve kenarında ay yıldız olan
beyaz bir yaka. onda ise mavi etekli bir önlük, dantel örgü bi yaka ve
pembe bir sırt çantası. desenini hatırlamıyorum ama barbie'ydi sanki.
annelerimiz yakın arkadaş. evden okula 20 dk. mesafe. 20 dk.lık
mutluluk. 5. sınıf. cinsel dürtülerden eser yok. belki biraz merak.
hoşlanıyorum. söyleyemiyorum. utanıyorum. korkuyorum. annelerimiz
arkadaş. ya annesine söylerse? annem dayaktan öldürür beni. bu yaşta ne
hoşlanması, ne sevgisi der. halbuki o yaşta aşk, meybuzları aynı anda
yiyebilmek değil mi? biri ona sataştığında ona karşı koymak. dayak yemek
gerektiğinde. annelerimiz arkadaş. bu riski göze alamadım. ben ondan
hoşlanıyordum. o başka bir çocuktan. çocuk kalıplı, uzun boylu, geniş
omuzlu. şimdi kesin ayı gibidir. 3xl'den aşağı giymiyodur. ben dişlek,
zayıf, hatta bi dönem gözlüklü. çelimsiz ama çalışkan. çocuk buna yüz
vermiyor. kız belki bana anlatacak, böyle böyle diyecek ama yapmıyor.
yapsa ne kötü olurdu. hoşlandığın kızın, bir başkasından karşılık
görememesi karşılığında duyduğu acıyı hafifletmeye çalışmak... o yaşta
bunu ayrımsamak zor. ama yine de koyardı bana diye düşünüyorum.
yürüyoruz.
20 dk.lık mutluluk. söyleyemiyorum. annelerimiz arkadaş... sınıf
başkanıyım. hoşlandığı çocuk konuşuyor. kalıbına güveniyor. öğretmene
söyledim. öğretmen buna iki tokat çaktı. çıkışta görüşürüz, dedi bu.
korktum. ama sevdiğimi kazanabilme şansı cesaret verdi bana. vahşi
yaşamla tanışıyordum. çıkışta onunla beraber çıkıyorduk. beraber
gidiyorduk. 20 dk.lık mutluluk... korkuyordum. çocuk yanıma geldi.
hazırlıklıydım. ilk yumruğu savuşturdum. tekme attım. vurdum. ikinci
yumruk yüzümde patladı. ağzımdan kan geldi. korktu çocuk. tekme attı
sonra. yere düştüm. dizlerim üzerine çöktüm. zaman durdu. o zamanlar
annem evi süpürürken güneşte havalanan toz zerrelerini izlerdim. toz
zerrelerini gördüm. tüm gücümü topladım. son vuruşumu yapmak için ayağa
kalktım. karnımda patlayan bir dizle yine yere çöktüm. kız oradaydı.
izliyordu. ben dayak yiyordum. çocuk dövüyordu. kız bana acıyor mu,
yoksa hoşlandığı çocuğa daha bi hayranlık mı duyuyordu bilmiyorum. her
ikisi de acı verirdi zaten.
geçenlerde gördüm onu. ucuz orospular
gibi sakız çiğniyordu. siyah bir ruj sürmüştü. zor tanıdım.
tanımamazlıktan geldim. yanında iki kız arkadaşı vardı. uğrunda dayak
yediğim kız değildi kesinlikle. onun o kız olduğu zamanları yakalasaydım
keşke. ama korkuyordum. 20 dk.lık mutluluk. söyleyemedim. utandım.
annelerimiz arkadaştı. koktum. annem beni terlikle döverdi. ama bu o
çocuğun dayağından daha az canımı yakardı sanırım. 20 dk.lık mutluluk.
güzeldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder