3 Ocak 2016 Pazar

yılbaşı

yılbaşılardan oldum olası haz etmemişimdir. alelade bir gün için sanki çok özelmiş gibi yapay hazırlıklar yapmak ve mutluluk maskesi altına saklanmak bana pek uygun gelmiyor. ha yeni yıl geldi diye gerçekten sevinenler vardır; ona da saygı duyarım. bi insan ölüme biraz daha yaklaştığı, 1 yıl daha yaşlandığı için huni şapkalı, havai fişekli kutlama yapar mı lan? yapıyor amk. hem de hiç anlamadığım dillerde yapıyor.
beni biliyosunuz a dostlar. pırıl pırıl fakirim. ultra, über, mega fakirim. ha sen de işi gücü bırakıp bunu okuduğun için sen de zengin sayılmazsın. fakirliğin getirdiği bir kültür fukaralığı da var. bunu çok iyi anladım yandaki ilanla. bu ilan bir yılbaşı programı. eskiden olsa david'in köleleri olacak olan mekan adı david's people. ve bu programı size 160 tl'ye iteliyor, şey pardon sunuyor. ben de ulan en azından instagram'a iki pozumuz olur, elit görünürüz, sınıf atlarız vs. kafasıyla sağda solda etkinlik bakarken rastladım. gideceğimden de değil aslında. millet nerelere para döküp, bi sik alamıyor'u merak ettim. bu ilana denk geldim. abi şuna gitsem, ne yiyeceğimi bilmiyorum amk ya.
olm google'a yemek sorulur mu lan? şu listeye bak abi. bu ne? greek kabak? pirinç pikate? yunan kabağı mı lan, ne bu? pikate ne? ya normant? japon tornası? sanayiden mi geliyo yemek? morney sos, domates coulis... taco alaçatı, şey alachanga. çikolatalı mousse. adamlar fareyi çikolataya bulayıp getirse, abi 160 bayılmışım der, kuyruğundan tutar indirim mideye. mousse ne lan? ne yiyeceğimi az çok kestirebildiğim bi sıcak şarap + sucuk partisi var abi. ötesi yok. insanın yüzüne fakirliğini osmanlı tokadı gibi sağdan soldan çakarak ağız burun bırakmayan bir ilan olmuş. allah belanı versin ümit.

baktım diğerleri de buna uzak değil. evde elitliğe adım atayım dedim moruk. günah dolu bir gece geçirdim. aldım şişeyi elime. parmaklarımı yavaşça vücudunda gezdirdim. yavaş yavaş yukarılara çıktım. hisettirmeden kapağa kadar geldim. hafif bir dokunuşla sola doğru çevirdim. içindekileri dökmeye hazırlandı. ama ondan önce güvende olduğunu hissettirmeliydim. dudaklarımı yaklaştırdım. hafif aralık ağzından çıkan havayı hissedebiliyordum. kokusunu duyabiliyordum. gözlerimi kapattım ve dudaklarımı şişeye bastırdım. şiveps mandalina'yı kafaya dikip 2 büyük yudum aldım. böylece bu yılbaşında fakirliğin flaması, arması, sembolü, her şeyi mandalina yerine şiveps mandalina'yı tercih ederek elitlikte ilk adımımı atmış oldum. annemin hazırlığı da güne uygundu. annem de limon dilimleriyle tatlandırılmış kırmızı mercimek çorbası, sarımsaklı yoğurtla servis edilen zeytinyağı ile terbiye edilmiş karışık kızartma ve çikolatalı puding hazırlamış. gecenin sonunda da sıcak çay eşliğinde patlamış mısır partisi vardı.

bir de evdeki yılbaşılar da eskisi gibi olmuyor. eskiden sanatçılar ulaşılabilir değildi. millet canlı canlı yapılan programları izlerdi. coşku vardı amk. şimdi her biri otel köşelerinde, tv'lerde bant yayınlar vs. bir de abi millet sanatçı dediği insanların bi bok olmadığını anladı. senin benim gibi, hatta daha gerizekalı olanları çoğunlukta olduğun teyit etti. olm adama twitter'dan sövebiliyosun yaa. böyle bi imkân var bugün. o da sana sövüyo. yıllardır trt ekranında ayıla bayıla izlediğin, ulaşılamaz yerlere koyduğun adamların kaavedeki salih amca'dan farkının olmadığını görüyosun şimdi. biliyosun bunu. e ne diye önemsiyim ki artık amk? bunun yerine twitter'da pek söveni olmadığı gibi seveni de çok olmayan "az ünlüler"e yöneldi halk. az ünlü diye bişi var amk. genelde yöresel kanallarda program yapıyo bunlar. adam bi anons geçiyor; türkiye'nin en önemli ozanlarından, 1300 eserin sahibi falan filan yeni eserlerini sizler için söylüyor!!! stüdyo dahil, tv'de adamı tanıyan sayısı programın sunucusunu da katarak 10 kişiyi geçmez amk. ama adam gelip söylüyor. değişik yöre kanallarında kadınların "hüleeeeeğ" modunda kükrediği, erkeklerin sürekli soğuk espriler yapıp güldükleri ve bilimum miktarda "kalbini çaldırdım; duymadın gibi. gönlüne mesaj attım; görmedin, he mi?" gibi imkansızı aşan sözler barındıran memleket havalarının çalındığı programlar yapan insanlar bunlar. baya bildiğin albüm çıkarıp, klip çekiyorlar. yeni albümlerini tanıtıyorlar. memleketin her iline sesleniyor; ilçelerine, beldelerine, köylerine kadar selam yolluyor ve sürekli bağırıyorlar. konserler verip, sevenleriyle buluşuyorlar. kafalar değişik olsa da bir şeyleri başarmışlar abi. az ünlüler ama ünlüler. genelinin kökeni pavyon yada gazino kültürüne dayanıyor. vakti zamanında az ünlüyken çok üne kavuşan mustafa keser ve ankaralı mahlaslı şarkıcılar vardı. şimdi yelpaze baya genişlemiş. çok değişik abi. yılbaşı akşamında da vardı bunlardan. bi müddet bunları izledik ailecek. hatta vatan tv'deki program açıktı yeni yıla girerken. vatan tv ne amk ya? oldu olacak çay tv falan olsun amk. bu ne olm? ben kilometrelerce uzakta niye yerel bi kanalı izliyim?

ertesi gün şu yukarıdaki ilandaki mekanın feysbuk sayfasında yayınlanan bir video gördüm. video o geceden bir kaç dakikayı kapsıyor. abi millet götdonduran soğuklarından kıç kadar mekana sıkış tepiş doluşmuş. baya bildiğin dolmuş gibi olmuş. dolmuş derken ulaşım aracı. ha mekan dolmamış mı, o da dolmuş. ama bu dolmuş başka dolmuş. içerde de canlı müzik yapan 2 eleman var. bunlar duman'dan senden daha güzel çalarken millet eğleniyor diyeceğimi sanıyorsan, yanılıyorsun. millet kös kös oturuyor abi. sucuğunu yiyor. sıcak şarabını içiyor. mal gibi bakıyor. masalara baktım, birbiri ile muhabbet edenler var mı diye. 1 masa da oğlan sevgilisi olduğunu tahmin ettiğim bir kızla konuşuyor. diğerleri walking dead amk. olm mutlu değilsiniz lan işte. 160'ı verip sucuğu yemişin ama mutlu değilsin kardeşim. sadece şanın yürüsün diye, statü meselesi gözüyle baktığın için, iki cüzdana bakan kaşar tavlayacağım diye, imaj uğruna öpülmüşsün o al yanaklarından. ama mutlu değilsin amk. gözlerinden okunuyor. mahkeme duvarı gibi suratından okunuyor. yarak gibi geçiyo yılbaşın. başına huni geçirsen, götüne havai fişek soksan gülmeyecek o yüzün. çünkü içi boş. için boş.

moruk, ne varsa gene fakirhanede var. çok ünlüler bantsa az ünlüde var. var ulan güzel şeyler hala. ailede var. eşte var. dostta var. arkadaşta var. muhabbette var. tombalada var. mandalinada var. kestanede var. sobada var. çayda var. ne varsa insanda var be olm. robotlaşmaya, kendini ürün haline getirmeye ne gerek var?

hepinize mutlu yıllar. bu arada mekke'nin fethi 11 ocak 630. çevrenizde böyle dalyaraklar varsa söyleyin, götten tarih uydurup yılbaşında vaaz vermesinler.

2 yorum:

kemal j dedi ki...

senede bir yazsan da iyi ki varsın ula...
seni çok özlüyorum bazen.
tanışmasak ta...
ben de aysel süpertitizi senede bir yazmaya başladım zaten...
neyse herşey gönlünce olmasın,iyi olsun amk.
ben gidiyorum.
40ına yaklşan bekar abimin evini toplucam,ben de kırka yaklaştım.sevgilim burhanıyede.ben izmir de...
imlaların da amına koyuyorum artık...
bahar geldi bu gün.
ben 40ına yaklaşan abimin evini toplamaya gidiyorum.
o çamaşır makinesini almasaydım sevgilime sürpriz yapıp yanına giderdim.
ama para yok,bahar gelmiş,ben 40ına yaklaşan bekar abimin evini toplamaya gidiyorum.
yaz yine arada derede,umut oluyor lan.
seni seviyorum kardeşim.
kendine iyi bak.

yazanadam dedi ki...

çok duygulandım lan. hiç tanışmadığım, hiç görüşmediğim ama bir şekilde burada yazdıklarımla hayatımı açtığım birinden bu kadar güzel bir yorum ve mesaj almak... sen de iyi ki varsın moruk. benim yolum biraz daha var ama ben de dayayacağım o merdiveni 40'a. o zamana kadar bi elden geçmesi lazım tabi. neme lazım, basamaklar kırılıp da teneşir de paklatmasın.
iyi ki varsın güzel insan. :)