8 Kasım 2013 Cuma
''karizma''nın ''fiyaka'' olduğu zamanlar
eskiden limon sürerlermiş. jöle de neymiş derdi dayım. dayım da tam bir ferdi tayfur o zamanlar. saçlar kabarık; yatırıyor sağa sola. bıyık vs. bırakıyor ama sakal yok. erkek adam sakallı olmaz o dönem. kalkık yakalar, gri, siyah noktalı ceketler, sivri burun ayakkabılar - ama tabi çok sivri değil -, ispanyol değil ama geniş paça pantolonlar... hatta vefat eden diğer dayım terzi olduğu için pantolon paçalarına fermuar ağzı dikermiş. yere sürtünce yıpranmasın diye. bir beldeye modayı o yaymış. herkes diktiriyor fermuar ağzı. paçalar da uzun tabi. o zamanlar ''karizma''nın ''fiyaka'' olduğu zamanlar... karizma yok, fiyaka var. cool çocuk yok, jilet gibi delikanlı var. zamanla ''filinta''ya dönmüş olay, lakin dayım hep aynı. 40'ına kadar sürmüş. yengeme sorarım; kendine bakardı ama hiç hovardalığı yoktu, der. tam bir ''jilet gibi, fiyakalı mı fiyakalı, afilli filinta'' dayım. hepsi var. moda neyse o. trt'de dallas var o dönem. modayı belirleyen de o. ceyar'ı baldızının öldürdüğünü bağırıyor hoparlörlerden belediyeler. öyle ciddiye alınmış. sabah 7'de istiklal marşı'yla açılıp, akşam 12'de istiklal marşı'yla kapanıyor televizyon. öyle bir kanal. mahalle zenginleri iyice belli oluyor. onun evine doluşuluyor. televizyon onun evinde. ama dayım hep aynı... dayım, millet tv başındayken şöyle bir göz gezdiriyor ekrana. televizyondaki gençlere bakıyor. hop, deri ceket. yakalar geniş ve açık. iki haftalığını ayırıyor fabrikadan. ateş gibi tuğla ocağının başında, cehennem alevinin arasında, alnından, sırtından ter damlarken biri görse, o filinta adam hayal artık. ama bi çıktı mıydı işten... ilk deri ceket dayımda. kızlar hayran. erkek ya, hep abartmayı sever. kızlar peşinde koşarmış. he deyip geçerim, muhabbeti açıldığında. ama can yakmışlığı vardır, ona da eminim. nineme haber gelmiş köyden. falancanın düğünü var. kaçar mı? kaçmaz. piyango gibi haber. köyün kızları en güzel halleriyle orada. erkekleri desen jilet gibi. dayım giyiyor deri ceketini. önü açık. altta sivriburun rugan ayakkabı. ütülü tertemiz bi pantolon. cebine de sıkıştırıyor bi paket birinci'yi. uzaktan uzaktan kesiyor sağı solu. arada saçları gözünün önüne düşer gibi oluyor. serçe parmağıyla düzeltiveriyor hemen. fiyakadan ödün vermek yok. bir kız görüyor. cennette gibi sanki. ışıl ışıl... deri ceketinin içine atıyor elini. hop, bi birinci çıkarıyor. kibritin ucu sigarayla buluşuyor. çatırdıyor tütün. usul usul kora dönüyor, dayım da beraber... adı neymiş? hülya olm. hülya ha... ancak hülyalarda olurdu zaten... deri ceket yarım maaş yiyor. ama tam bir aşk kazandırıyor. uzun etmenin anlamı yok. o dönem dayım kızların gönlünü yakar imiş. şimdi gönlünü en çok yaktığı kız dayımın cebini yakıyor. ateşe düştün müydü, ateş kimi yakacağına, kimin içinin kuruduğuna göre karar veriyor. şimdi dayımın, yengemin elinden çekeceği var...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Şurda bir köşede yorumum bulunsun dedim. Hikayede ziyadesiyle şükela ! Kalemine sağlık dostum.
Teşekkür ederim sevgili kardeşim. :)
Verdim şukunu pic.
Saol kardeşim. :)
Yorum Gönder